18 Aralık 2010 Cumartesi

Peru...herşeye hazırlıklı olun..




                        


İnsanların hayatı Peru’ya gitmeden önce ve gittikten sonra diye ikiye ayrılırmış. Gittim ve bunun doğru olduğunu gördüm…Hem de geri dönmeyi beklemeden, daha gider gitmez sizi bekleyen muhteşem değişime hazırlıklı olun..Tarifi zor bir duygu.. Herşey nasıl bu kadar etkileyici olabiliyor, gerçekten tanımlamak zor. Çeşitlilik çok fazla ve birçok şey uçlarda..Açıklanamayan onlarca, yüzlerce sır...
Hayal gücünüzün sınırlarını zorlayın..Dünyanın en derin iki kanyonundan (Colca 3180m, Cotahuasi 3500m), dünyanın tekne ile bir kıyısından diğer kıyısına geçebileceğiniz en yüksek gölü (Lake Titicaca 3850m) aynı ülkede. Amazon nehri hep Brezilya ile anılsa da, doğduğu yer Peru. Ülkede çöl ve plaj birbirinden çok uzakta değil. Ant Dağları, yağmur ormanları ve Amazon içiçe…Doğa tüm cömertliğiyle, sizi kendine hayran bırakıyor..
Sadece doğa değil Peru’da etkileyici olan. Kayıp medeniyetlerden birinin ev sahibi Peru, Inka’ların vatanı..Yıllardır sırrı çözülemeyen yapılar, teknikler, yaşam biçimleri..Biz uzaylı değiliz diyor Peru’lular ama Nazca çizgilerinin ne olduğunu, kim için yapıldığını ve ne zaman yapıldığını açıklayabilen yok.Öte yandan günümüzde hala daha etki alanı oldukça geniş olan Şaman’lar yaşıyor Ant Dağları’nda..  

Iberia ile Madrid aktarmalı olarak Lima'ya uçtuk ve Peru'da 15 gün boyunca şöyle bir rota takip ettik. Lima - Iquitos - Arequipa - Colca Canyon - Puno - Cusco - Machu Picchu ...Ve hepsini tavsiye ediyorum, hiçbirini görmemezlik etmeyin... 

Amazon'u gerçekten yaşamak istiyorsanız, tek tavsiyem Delfin Amazon Cruise ile 4 günlük bir tekne turu yapmanız.Hem tekne mükemmel, hem de gideceğiniz yerler..Hergün iki kere keşif gezisine çıkıyorsunuz, küçük surat tekneleriyle. Bazen güneşin batışını seyretmek için, bazen bir amazon köyünü gezmek için, bazen timsah yakalamak için, bazen piranha tutmak için, bazen de dev gibi nilüferleri görmek için..İstisnasız her seferinde çok etkilenmiş olarak dönüyorsunuz tekneye..



Arequipa...Deniz seviyesine yaşamaya alışan bizler için yükseklik duygusuna alışmak zaman alıyor. Arequipa, yükselmeye başlamak için çok iyi bir yer..2300 m civarında bir yüksekliğe kurulmuş, sırtını da Misti yanardağına dayamış, Peu'nun ikinci büyük şehri..Ama büyük şehir diyince aklınıza büyük şehir gelmesin gerçekten:) Eğer ayarlayabilirseniz mutlaka haftasonuna denk getirin Arequipa'daki günlerinizi..Unesco'nun koruma altına altığı tarihi bölgede yer alan parklarda çimlerde uzanıp yatabilirsiniz. Bir yandan da, pazar günü yapılan onlarca dans gösterisini izleyebilirsiniz..Müzik, renkler, kostümler çeşit çeşit..Gerçekten kendinizi farklı bir dünyada hissedeceksiniz..Santa Catalina manastırına giderseniz eğer, kendinizi 400 yıl öncesinde hissedebilirsiniz.





Arequipa'dan sonra kara yoluyla Colca Vadisi'ne geçtik. Yolda sadece manzara izleyerek meditasyon yapabilirsiniz. Bulutlara bu kadar yakın olduğumu hissetmemiştim hiç. Çünkü yolda tam olarak 4950 m'ye çıkıyorsunuz..Uzun süre kalmak çok zor, bu yüksekliğe alışmak için 3000m'lerde başka bir yerde en az bir gün geçirmek gerekiyor.Ama 10 dakikalığına durunca sorun olmuyor. Yol buyunca lamalar size eşlik ediyor. Bir de hediyelik eşya satan yerliler...



Colca'da çok küçük bir köyde kaldık..Tüm dünyadan uzakta kalmış gibi bu köyler..O kadar güzel ki, tarifi imkansız..Mutlaka gidilip görülmeli..Uzun araba yolculuğu göze alınmalı ve Arequipa'dan sonra mutlaka Cola Valley'e gidilmeli ki tüm bu güzelliklerin yanısıra Condor Crossing'e gidip o muhteşem hayvanları görüp bir kere daha hayran olunsun..Doğa alışkın olmadığımız tarzıyla ama gerçekten tüm cömertliğiyle Peru'ya hayat veriyor..




Colca'dan sonraki hedef Puno ve Lake Titicaca. Göl ve üzerinde sazdan yapılmış olan Uros Islands gerçekten ilgi çekici..Bu göl, dünyada üzerinde deniz taşımacılığı yapılan en yüksek göl..Tam tamına 3811m. Müthiş bir başağrısına hazır olun..Coca tea ve coca leaf yetmeyebilir...Ama herşeye rağmen çok keyifli..Tekneler her sabah açılmadan önce hangi adaya gideceklerinin bilgisini alıyorlar.Toplam 42 ada var ve her gün başka adalar ziyaret ediliyor ki, orda yaşan ailelerin tamamı bir gelir elde edebilsin.Her adanın bir lideri var ve bizim gittiğimiz adanın lideri, bir kadındı..Gölün bir kısmı Bolivya'ya ait, bir kısmı Peru'ya..




Puno'dan sonraki durak Cusco.Tüm gördüğümüz yerler arasında en fazla bilineni, bu yüzden de en fazla turistik olanı.Belki de bu yüzden bizi en az etkileyen yer oldu..Ama Peru öyle bir ülke ki, gidip te etkilenmeyeceğiniz hiçbir yer yok zaten. O yüzden Cusco da çok etkileyici..Sadece göreceli olarak en favori yerimiz olmadı..Ama belli ki İnka Kralı'nın en favori yeriymiş Cusco ki, krallığın başkenti olmuş..Sokaklar çok renkli, sanatçıların da favorisi olabilmiş bir şehir. Cusco'da mutlaka gitmenizi tavsiye edeceğim yer Sacsayhuamán. Gidin ve ağırlığı 200tona varan o taşların, o formlarda nasıl oraya koyulduğunu anlamaya çalışın..





Cusco, Machu Picchu'ya giderken bir çıkış noktası aslında..Arada  Sacred Valley'den geçiyorsunuz ve tavsiyem bu vadide de konaklamanız..İnka'ların en son elleirnde kalan şehirleri Ollantaytambo'da kalabilirsiniz..Ve bu kasabadaki Inkabucks'tan kahvenizi yudumlayabilirsiniz:)


Sacred Valley'den sonraki son noktamız Machu Picchu:) Hakkında söylenecek çok şey var..O yüzden ayrı bir yazıya bırakıyorum bu kutsal mekanı..Orayla ilgili tüm duygularımı yakında aktaracağım..

Peru...Tek bir şey söylemek istiyorum.Mutlaka gidin....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder